Metropolis Antik Kenti
Metropolis Antik Kenti
İzmir, Torba
İzmir’e bağlı Torba İlçesi sınırlarında yer alan bir İyonya kenti olan Metropolis Antik Kenti, ilçe merkezine yaklaşık 12 km uzaklıktaki Yeniköy ve Özbey köylerinin arasında bir tepede konumlanmıştır. İzmir’e 40 km, Efes Antik Kenti’ne 30 km uzaklıktadır. Her ne kadar bölgedeki en popüler yerleşimlerden biri olmasa da, Efes Antik Kenti’ni ziyarete gidenlerin mutlaka uğraması gereken bir noktadır.

Kentte, profesyonel anlamda kazı çalışmaları 1989 yılında başlar. Sponsorluklarla birlikte ilerleyen kazı çalışmaları sonucu, kentin tarihinin M.Ö. 2000’lere; yani Hitit Dönemine kadar gittiği görülür. Sırasıyla Hitit, Helen, Roma, Doğu Roma ve Osmanlı dönemi izlerini taşıyan şehrin, özellikle Helenistik dönemde ve Roma döneminde önemli bir yere sahip olduğu anlaşılmaktadır. Hayvancılık ve tarımın yanı sıra ticaretin de halkın en önemli gelir kaynakları arasında olduğu söylenebilir. Ayrıca M.S 1.yy’da yaşamış olan tarihçi Strabon’a göre Metropolis şarapları da epeyce ünlüymüş.
Kentin kuzeyinde bulunan mağarada ortaya çıkartılan çok sayıda pişmiş ana tanrıça heykelcikleri ile kent sikkelerinin üzerindeki ana tanrıça sembolleri, Ana Tanrıçanın Kenti anlamına gelen Metropolis’in bu konudaki tezini doğrular niteliktedir.

On binin üzerinde tarihi eserin çıkartıldığı şehirde Antik Tiyatro, Akropolis (Kentin Üst Bölümü), Peristilli Ev (ortasında sütunlu bir avlu ve havuz bulunan konut tipi), Mozaikli Salon, Stoa (Üstü Kapalı Gezinti Yolu), Bouleuterion (Meclis Binası), Latrina (Genel Tuvalet), Hamam-Palaestra Kompleksi (Hamam ve Spor Etkinliği Alanı), Hamam-Gymnasion Kompleksi (Hamam ve Spor Salonu) ve Agora (Çarşı) şehrin sokakları arasında görülmeye değer alanlarıdır.

Ayrıntılar:
Peristilli Ev: Antik Tiyatronun güney yamacında yer alır. Kentin soylu ve zengin kişilerinin yaşadığı, tüm yaşam alanlarını içeren ev tipidir. Evin ortasında mermerle kaplanmış sütunlu bir avlu ve dikdörtgen biçiminde bir havuz mevcuttur. Roma döneminde yaşayan varlıklı bir Metropolis’liye ait olduğu düşünülmektedir.

Antik Tiyatro: Helenistik dönemde, tamamen ana kayaya oyularak inşa edilmiş olan kent tiyatrosu 4.000 kişi kapasitelidir. Bulunan arkeolojik verilere göre tiyatro, tiyatral gösterilerin yanı sıra sosyal ve dini törenlerin yapılması için de kullanılmıştır. Merdiven kenarlarında farklı desenlere sahip aslan ayaklarının süsleme amaçlı kullanıldığı görülmektedir.


Ön kısımda soylular için ayrılmış koltuklar bulunur. Antik kazılar esnasında 1995 yılında bulunmuş olan Grifonlu Soylu Koltuğu’nun, orijinali İzmir Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmekle birlikte, aslına uygun yapılan kopyası Antik Tiyatro’da ziyaretçilerini beklemektedir.
Mozaikli Salon: Tiyatronun doğuya bakan kısmında, terasların üzerine kurulan bu bölümün duvarlarında freskler, zemininde ise mozaikler dikkat çekmektedir. Mozaiklerin merkezinde bulunan şarap ve tiyatro tanrısı Dianysos ile karısı Ariadne betimlemesi ise nefes kesicidir. Mozaikler arasında tiyatro masklarının da bulunması buranın tiyatronun bir nevi karşılama alanı olduğunu düşündürmektedir.

Stoa: Üstü kapalı olması nedeniyle güneşe ve yağmura karşı korunaklı olan bu bölüm, genellikle kentin önemli toplantılarına, etkinliklerine ve törenlerine ev sahipliği yaparmış.

Akropolis: Yukarı kent anlamına gelen bu bölümde yapılan kazılar, yerleşim izlerini M.Ö. 3.000’li yıllara, yani günümüzden yaklaşık 5.000 yıl öncesine dayandırmaktadır. Helenistik dönemin surlarına ek olarak Ortaçağ’da inşa edilen kalenin kalıntıları görülebilir. Özellikle şehri savunmak ve sivil halkı korumak için Metropolis’in en yüksek noktası olan 135 metre yükseklikteki Akropol kısmı seçilmiştir. Kazı verileri bu bölümde zamanında Tanrı Ares’e adanmış bir tapınak olduğunu göstermektedir. Buradan yola çıkarak Metropolis Antik Kenti’nin koruyucusunun Ares (Mars) olduğu söylenebilir.

Bouleuterion: Antik dönemin meclisi diye adlandırabileceğimiz bu yapıda kentin yönetiminde rol oynayan kişilerin toplandığı biliniyor. Hatta kazılar esnasında meclis üyelerini temsil eden heykelcikler ortaya çıkarılmıştır.

Toplantı amaçlı yapılan oturma yerleri, aynı tiyatrosunda olduğu gibi dairesel formda yapılmıştır ve toplam 400 kişi kapasitelidir. Orta Çağ’da Doğu Romalılar tarafından inşa edilen kale duvarlarının bir kısmının, meclis binasını ortadan ikiye böldüğü görülmektedir.

Hamam-Gymnasion Kompleksi: Romalılar için hamamlar günlük hayatın en önemli sosyalleşme mekanlarıydı. Metropolis antik kentindeki yukarı hamamın giriş, masaj odası ve sıcak, ılık ve soğuk olmak üzere farklı sıcaklık bölümleri mevcut. Sıcaklık yer altına (hipokast) ve duvarlara yerleştirilen ısıtma sistemi ile sağlanırmış. Yapının içerisindeki havuzlu bölümlerin bitiminde spor aktivitelerinin yapıldığı Gymnasion kısmı yer alıyor.

Latrina: 20-25 kişilik ‘U’ şeklinde planlanan genel tuvalet yapısının, sonradan Hamam kısmına entegre edildiği düşünülüyor. Pis su kanallarında bolca rastlanan çiviler burada oturma amaçlı yapılan bölümlerin ahşaptan olabileceğini gösteriyor.

Hamam-Palaestra Kompleksi: Kentin aşağısında bulunan, sonradan ortaya çıkartılan ve kazıları halen devam eden bu bölümde görkemli bir Roma Hamamı görülüyor. Sıcaklık bölümü, basamaklı havuzlar ve kalıntıların doğusundaki düzlük alanda, bedensel etkinliğe ayrılmış bir Palaestra bölümü ortaya çıkarılmış durumda.
