Medeniyet, Gerçekten Mezopotamya’da mı Doğdu?
Bir çok antik tarihçinin kabul ettiği üzere medeniyetin beşiği sayılan Mezopotamya, içinde barındırdığı antik çağ uygarlıkları sayesinde gerçekten de dünyayı değiştiren gelişmelere sahne olmuştur.
Evet, belki ilk insan Mezopotamya’da yaşamadı, belki ilk tarım da Mezopotamya’da yapılmadı, bilemeyiz, ya da dünyanın ilk medeniyetinin Sümerler olduğunu söyleyemeyiz. Ancak sanırım Sümerler, Akadlar, Babiller ve Asurlular gibi Mezopotamya topraklarında hüküm sürmüş köklü medeniyetlerin bugün medeniyet diye adlandırdığımız kavramın ilklerini oluşturduklarını inkar etmek kimse için pek mümkün değildir.
Bilinen en eski uygarlıklardan biri olarak kabul edilen Sümerler, yaklaşık günümüzden 6 bin yıl kadar önce, MÖ 4 binli yıllardan itibaren, Fırat ve Dicle nehirlerinin kıyısındaki verimli topraklarda, ağırlıklı olarak bugünkü Irak topraklarında yaşamış olan topluluktur. Kökenleri tartışmalıdır. Kimileri İranlı göçebelerle sami ırkı karışımı olduklarını savunur, kimileri ise Orta Asya’dan geldiklerini söyler. Hatta Almanlardan İngilizlere, Türklerden Kürtlere kadar bir çok milletin Sümerleri sahiplenmeye çalıştığını görürüz. Ancak gerçek şu ki, insanoğluna medeniyeti armağan etmiş olan bu muazzam uygarlığın kökenlerinin ne olduğuna dair genel kabul görmüş bilimsel bir kanıt yoktur. Öte yandan Sümerlerin tarihe bir çok ilkleri kazımış olduğu da su götürmez bir gerçektir. Yani kökenleri ne olursa olsun kucaklanması gereken bir toplumdur.
Dünya kültürü ve medeniyetinin temellerini, Mezopotamya uygarlıkları atmıştır.
İlkler ağırlıklı Sümerler olmak üzere antik Mezopotamya uygarlıklarında ortaya çıkmıştır. İlk şehir devletleri, ilk yasalar, ilk yazı, ilk demokrasi, ilk organize dini inanç sistemi, ilk edebiyat, tüm bunlar bize Sümerler’den mirastır. 5 bin yılı aşkın bir süre önce geliştirdikleri çivi yazısı sayesinde hem kültürlerine dair kayıtlar hem de Gılgamış Destanı, Yaradılış Destanı ve Tufan Hikâyesi gibi mitolojinin ilk örnekleri günümüze kadar ulaşmıştır. Sümerler; sadece yazı, mitoloji ve dinle değil tıp, astronomi, matematik gibi pozitif öğretilerle de diğer medeniyetlere örnek olmuşlardır. 60 rakamına dayalı sayı sistemini bulmuşlar ve bir yılı 12 ay, bir ayı 30 gün olarak hesaplamışlardır. Ayrıca dört işlem yapmışlardır. Yani takvimin ve matematiğin temelleri burada atılmıştır.
Tekerleği ilk Mezopotamyalıların icat ettiğini söyleyemesek de tarihin bilinen en eski tekerlek örnekleri yine onlara aittir. Kimilerince kabul edilmiyor olsa da bazı metaller para olarak kullanılmıştır. Sümerli Ur Nammu ve Babilli Hamurabi kanunları yine bilinen en eski yazılı kanunlardandır. Sümerler ayrıca, tapınaklarının en üstündeki bölümlerde uzay, güneş, ay ve diğer gezegenler üzerinde çalışmalar yapmışlar ve böylelikle astronomi biliminin temelini atmışlardır. Kısacası antik Mezopotamya kültürünün güçlü ve bilgili toplumlarına ait buluşların bugünkü dünyaya çok önemli bir değer ve armağan olduğu apaçık ortadadır.