Efes Antik Kenti
Efes Antik Kenti
İzmir, Selçuk
Efes Antik Kenti, İzmir’e bağlı Selçuk ilçesinin 3 km kadar güney batısında yer alan köklü bir İyon Kenti’dir. Efsaneye göre kent ilk kez Yunan Mitolojisi’nde adı geçen kadın savaşçılar olan Amazonlar tarafından kurulmuştur. İsmini ise ‘Ana Tanrıça’nın Kenti’ anlamına gelen Arzawa Krallığı’nın bir kenti olan Apasas’tan aldığı düşünülür.
Bulunduğu alanda yerleşim izleri M.Ö. 6.000 yılına tarihlenmiştir. Tarihte sırasıyla Lidyalılar, Persler, Büyük İskender, Bergama Krallığı, Roma, Doğu Roma, Selçuklular ve Osmanlı’nın egemenliğine giren şehir, en görkemli dönemini Roma İmparatorluğu zamanında yaşamıştır. Romalıların Asya’ya açılan metropol kenti olan Efes, zamanla çok önemli bir ticari, politik ve dini merkez halini alarak nüfusu 250.000’lere kadar yükselir.

Kent, Antik Çağ’daki en büyük şöhretini, Dünya’nın 7 Harikası’ndan biri kabul edilen, şehrin koruyucu tanrıçası olarak seçilmiş ana tanrıça Artemis’e adanan Artemis Tapınağı’na borçludur. On üç basamaklı bir podyum üzerinde yükselen, 150 metre uzunluğunda, boyu 20 metre olan toplam 127 adet mermer sütunun çevrelediği tapınak, tarih boyunca çeşitli nedenlerle defalarca yakılıp yıkılmıştır. M.Ö. 4.yy’da inşa edilen ve Büyük İskender’in de ziyaret etmiş olduğu Artemis Tapınağı’nın günümüze ancak birkaç mermer parçası ulaşabilmiştir.

Kurulduğunda bir liman kenti olan şehir, yüzyıllar boyunca Küçük Menderes Nehri’nin taşıdığı alüvyonların denizi doldurması nedeniyle yavaş yavaş önemini yitirir ve tarih sayfalarına gömülür. Şu an denizden 6 km kadar içeride yer alan Efes Antik Kenti, ilk kazıların başlamasından önce yaklaşık 1.000 yıl boyunca toprak altında gün yüzüne çıkartılmayı beklemiştir. İngilizler tarafından 1863 yılında başlatılan kazılarla ortaya çıkan kentten birçok önemli eser bugün Britanya Müzesi’nde sergilenmektedir.

Hz. İsa’nın annesi Azize Meryem’in hayatının son yıllarında Efes’te yaşadığı ve öldüğü görüşü yaygın kabul gören bir görüştür. Efes Antik Kenti’nin sırtını verdiği Bülbül Dağı’nda ona ait olduğu varsayılan küçük kilise/ev Hristiyanlar tarafından kutsal hac yeri sayılır. Efes Antik Kenti’ne gelen ziyaretçilerin burayı da mutlak surette görmesi önerilir.

Günümüzde, henüz ortaya çıkartılan kalıntıların çoğu Roma’nın görkemli döneminden kalmadır. Şehrin içinde başlıca görülebilecek en önemli yerler Celsius Kütüphanesi, Hadrian Tapınağı, Agora (Çarşı), Prytaneion (Belediye Sarayı), Traianus Çeşmesi, Büyük Tiyatro, Gymnasion ve Stadion (Spor Merkezi ve Stadyum), Yamaç Evler, Artemis Tapınağı, Domitianus Tapınağı, Memmius Anıtı ve Odeon (Konser ve Toplantı Salonu)’dur.

Ayrıntılar:
Arcadiana Caddesi: Kentin ana girişi olan liman kapısından girince, sağlı sollu dükkanların bulunduğu 600 m uzunluğa ve 11 metre genişliğe sahip Arcadiana Caddesi’ne çıkılır. Liman caddesi olarak da adlandırılan bu büyük cadde, şehrin merkezine doğru yol alır ve hemen sonunda Antik Tiyatro’ya kadar uzanır. Bir zamanlar Efes Antik Kenti’nin limanıyla olan ana bağlantısı olan Arcadia Caddesi, şu an deniz kenarında olmasa da eski ihtişamını yansıtmayı başarıyor.

Antik Tiyatro: İsa’nın havarilerinden biri olan ve Hristiyanlığın Roma Dönemi’nde Anadolu’da yayılmasını sağlayan St. Paul’ün bir zamanlar vaaz verdiği bu devasa tiyatro 25.000 kişi kapasitelidir. Antik dönemin en büyük açık hava tiyatrosu olarak bilinir. Sahne gösterileri ve önemli toplantılar için kullanılan Tiyatro, aynı zamanda Romalılar Dönemi’nde Gladyatör Savaşları’na ev sahipliği yapmıştır.

Celsus Kütüphanesi: Romalı devlet adamı Celsus onuruna oğlu tarafından yaptırılmıştır. Bina, Celsus’un mezar odasının üzerinde yükselmektedir. İçinde barındırdığı farklı dil, inanç ve kültürden parşömen üzerine yazılmış 12.000’den fazla kitapla (rulolar halinde) birlikte Mısır’daki İskenderiye ve Bergama’daki Pergamon Kütüphaneleri’nden sonra Antik Çağ’ın en büyük 3. kütüphanesidir. Efes’in sembolü haline gelen mimari yapı, dışarıdan iki katlı olarak görünmesine rağmen içerisi çok yüksek tavanlı ve tek katlı olarak planlanmıştır. Kütüphane’nin önünde yer alan ve Celsus’un erdemlerini sembolize eden 4 farklı heykelin orijinalleri Viyana’da bulunmaktadır. Kütüphanenin kitap arşivi, 3.yy’daki got saldırılarında ağır hasar görmüş ve el yazması eserlerin tamamına yakını yakılarak yok edilmiştir.

Kuretler Caddesi ve Herakles Kapısı: Yunan Mitolojisine göre Herakles (Herkül), Zeus’un oğludur. Efes Antik Kenti’ndeki şehri ikiye bölen kapı da, üzerinde Herkül’ü simgeleyen kabartmaların bulunması sebebiyle bu isimle anılır. Herakles kapısından devam eden ve Celsus Kütüphanesinde son bulan cadde Kuretler Caddesi’dir. Bu cadde sağlı sollu dükkanları, tapınakları, çeşmeleri, imparator heykelleri ve büstlerle süslenmiş sütunlu yolu ile görülmeye değerdir.


Yamaçevler: Roma döneminde kentin ileri gelenleri ve zenginlerinin yaşadığı bu çok konutlu yerleşim, 4.000 m2’lik bir alan üzerine kurulmuştur. Peristilli (Avlulu) evlerin en güzel örneklerini görebildiğimiz bu evlerin, mozaiklerle kaplı yerleri ile renkli resimlerle süslenmiş duvarları günümüze çok iyi bir şekilde taşınmıştır ve ziyaretçilerine müthiş bir görsel şölen sunmaktadır. Evlerin tümünde yerden ısıtma sistemi ve hamam olduğu bilinmektedir.

Hadrianus Tapınağı: Dört tane sütunun taşıdığı tapınak Roma İmparatoru Hadrianus onuruna yapılmıştır. Tapınağın girişinde 4 farklı Roma İmparatoruna ait heykeller bulunur. Yine girişinde ve alınlık bölgesindeki duvar kabartmalarında ise Efes Kenti’nin kuruluş hikayesi betimlenmiştir.

Traianus Çeşmesi: İmparator Traianus onuruna yapılmış olan anıtsal çeşme bir zamanlar kentin en görkemli çeşmesiymiş.

Skolastika Hamamları: Burası aslında hamam, latrina ve aşk evinden (genel ev) oluşan bir kompleksdir. Skolastika isimli Roma’lı bir kadın tarafından işletildiği bilindiğinden daha çok onun ismiyle anılır. Hem hamamdan hem de Celsus kütüphanesinden gizli geçitle genel eve gidilebildiği söylenmektedir.

Harita üzerinden yol tarifi almak için buraya tıklayınız.